HALUK AKAKÇE
Birth of Art
05.03.2024 – 30.03.2024
Merdiven Art Space, Haluk Akakçe’nin “Birth of Art” başlıklı kişisel sergisini duyurmaktan mutluluk duyar. Banu & Hakan Çarmıklı koleksiyonundan seçilen Akakçe’nin tek kanallı video işinden oluşan sergi, 5 - 30 Mart tarihleri arasında ziyarete açıktır.
Akakçe, kendine özgü biçim ve formlardan oluşan bir imgelem dünyası içerisinde sanat pratiğini geliştirir. Birçok farklı medyayla çalışan Akakçe için her şey, her yerde, aynı anda oluşur; video, resim, heykel ve desenleri bir konsept çevresinde gelişir ve bir orkestra şefi gibi bütün parçalarıyla aynı anda çalışır. Desenlerinde olduğu kadar hareketli görüntülerinde de izleyiciyi büyüleyen hiper-realistik, biyoloji, botanik mimari ve mekanik imgeleme/göndermeye rastlanır. Sanatçının biçimsel dili her ne kadar soyutlama ve renk kullanımına dayalı olsa da yalnızca form ve şekillerden oluşan bir biçim ve stile indirgenemez; soyutlamayı bir ifade olarak kullanır “Çizim, kelimelerin iletişim kurma yeteneğini kaybettiği yerde başlar”. Tüm pratiğinde olduğu gibi sergide yer alan işinde de hareket ettikçe görünür hale gelen nesnelerin ve mimari öğelerin oluştuğu, var olmayan bir mekânın ihtimalini açığa çıkarıyor.
Sergi, 2023 yılında yaşamını yitiren Akakçe’nin anısına ve sanat tarihinde bıraktığı izlere övgü niteliği taşımayı amaçlıyor. Sergide yer alan tek eser, Birth of Art (2002), iki bölümden oluşan tek kanallı bir video işidir. Her iki bölümünde de izleyiciler ne geometrik ne de organik olarak ifade edilebilecek formların oluşturduğu sonsuz bir döngüye tanıklık eder. Birinci bölümde, DNA dizilimine benzer hareketli görüntülere eşlik eden hiper-realistik çiçekler izleyiciyi hipnotize eder. Akakçe’nin imgelerine eşlik eden Michael Vecchio’nun bestelediği müzikal tema eş güdümlü hareket eder ve deneyimleyeni sanal bir sahnenin içinde düş kurmaya iter. Katedral benzeri bir mekânda geçen ikinci bölümde çiçekler açar, çoğalır. Tıpkı diğer işlerinde olduğu gibi, Akakçe'nin uzamsal düşünme biçimi Birth of Art'ta da izlerini taşır.
Sanatçının çalışmaları yalnızca 2002’de değil, yıllarca güncelliğini koruyarak bugüne ulaşmıştır. Agamben’in güncel olan üzerine söylediklerini bizlere anımsatır; O halde çağdaşlık, insanın yaşadığı zamanla arasındaki tekil bir ilişki biçimidir: ona bağlı kalan ve aynı zamanda ona belli bir mesafede duran bir ilişki.[1]. Öyle ki, Akakçe bir röportajında gelecekten geldiğini ve onu arayanların kendisini orada bulabileceğini ifade etmiştir. Sanatçının fütüristik, bilinmeyen, ruhsal ve dönüşüme olan ilgisi bu serginin merkezinde yer alır. Soyut ve figüratif bir tünelden geçen sergi, izleticiyi yer çekiminden arınmış, ağır olan havada uçtuğu, hafif olan ise yere düştüğü rüya gibi bir ortama davet eder.
[1] Giorgio Agamben, "What Is an Apparatus?" and Other Essays, 2009, Stanford University Press, çev. Elçin Gen.