Kategoriler
Geçmiş Genel Sergiler

TUNCA | 64.000

Performans: 10.03.2020 – 03.04.2020
Sergi: 04.04.2020 – 25.04.2020
Kitap Lansmanı & Söyleşi: 24.04.2020

Merdiven Art Space, TUNCA’nın son dönem üretimi olan “64.000” başlıklı performans/sergi projesini izleyiciyle buluşturuyor. Galeri duvarlarının serginin ana unsuru olarak kullanılacağı ve uygulamanın hem ziyarete açık olup hem de haftanın 4 günü instagram üzerinden canlı yayınlanacağı performans, 3,5 haftanın sonunda mekâna özgü bir enstalasyona evrilecek. Fikirsel alt yapısını uzun zaman önce inşa ettiği bu çok katmanlı projesiyle TUNCA; devlet, birey, temsiliyet, yaşam ve ölüm arasında kurulmuş sıkı ilişkilere bir tartışma kanalı daha açıyor.

Türkiye’de 1937 yılında, Afet İnan tarafından kendisinin doktora tezi olarak yürütülmüş olan Türkiye Antropometri Anketi’nin ilk hali, aynı yıl İstatistik Umum Müdürlüğü’nün 151. yayını olarak kitap halinde basılıyor. Sanatçının efemeraya olan ilgisiyle edindiği bu kitabın iki edisyonu, projenin temel dayanağını oluşturuyor. Özel eğitim verilen ekipler tarafından 10 bölgeye ayrılan ülkede gerçekleştirilen anketin içeriği; 64.000 kişinin kafatası ölçüleri başta olmak üzere burun ölçüleri, göz renkleri, kiloları ve boyları gibi fiziki niteliklerinin istatistiğe dökülmüş kayıtlarından oluşuyor. İllere, bölgelere, cinsiyete, yaş grubuna göre şablon haline getirilmiş olan ölçümlerin yapımında kullanılan aletlerin ise Almanya’dan özel olarak getirtilmesi çalışmanın döneme dair önemine ipuçları vermeye yetiyor. TUNCA; toplamda 200 sayfalık istatiksel veriyi içeren kitaptaki bu tabloları, günler sürecek bir performansla galeri duvarlarına aktaracak. Kendi pratiğinde özel bir yeri olan füzen malzemenin, karbon ve kalıntı olma niteliğine atıfta bulunurken, yazım sürecini de canlı bir belgesele dönüştürecek.

“64.000” başlıklı sergi/performans projesiyle ile bu coğrafyadaki milliyetçi ideolojinin kendisine temel aldığı yöntem ve eğilimleri tartışmaya açan sanatçı, o döneme hâkim fiziki antropoloji algısıyla yürütülen bir çabanın izlerini gün ışığına çıkartıyor. Sosyal bilimsel bir çalışmayı hem biçimsel hem de ideolojik açıdan yapıbozuma uğratan TUNCA; konunun, tarihsel bellek ışığında analizini izleyiciye bırakıyor. Performans bitiminde, tüm duvarları kaplayacak anket verilerinin sergi formatında ziyaretçilere açılacağı proje, 1937 tarihli kitabın replika baskısının sunulacağı lansman ve söyleşi ile tamamlanacak.

“64.000” başlıklı performans/sergi; 10 Mart – 25 Nisan arasında, Salı’dan Cumartesi’ye, 11:00 – 18:00 saatlerinde ziyaret edilebilir.

Kategoriler
Geçmiş Genel Sergiler

FATİH TEMİZ | KARAMBOL

 

09.01.2020 – 15.02.2020

Merdiven Art Space, yeni yılı Fatih Temiz’in “Karambol” başlıklı kişisel sergisiyle karşılıyor. Base İstanbul, Simbart Project gibi kariyerinin başındaki sanatçılara görünürlük kazandıran proje ve etkinliklerle ismini duyurmuş olan Temiz ilk solo sergisinde; futbolun küreselleşme, neo-emperyalizm ve toplumsal direniş ile ilişkisini mercek altına alıyor. İsmiyle yine bir oyun terimine atıf yapan “Karambol”, evrensel oyun pratiği üzerinden bugün de tıpkı 100 sene öncesinde olduğu gibi karmaşık dengelerin ve güç mücadelelerinin merkezinde konumlanmasına dair kaotik açılımı irdeliyor.

Ulusal kurtuluş mücadelesinde ayrıcalıklı bir yeri olan “General Harrington Kupası”nın tarihi fonuna ışık tutan Fatih Temiz; izleyiciyi, futbolun, doğduğu günden beri sembolik bir hakimiyet göstergesi sağlayan politik zeminine davet ediyor. Birleşik Krallık işgal kuvvetleri komutanı General Charles Harrington; İstanbul’dan ayrılmadan önce kendi adına düzenlediği bir müsabakayla, milli mücadeleye silah desteğinde bulunan Fenerbahçe’yi ve bu vasıtayla Türkleri moralman hezimete uğratmayı amaçlamıştı. 29 Haziran 1923 tarihinde bugün Gezi Parkı’nın bulunduğu alandaki Taksim Stadyumu’nda, büyük bir taraftar topluluğu önünde gerçekleşen maç; General Harrington’ın şahsi kindarlığının üstü kapalı yansıması sonucu, farklı yerlerden getirilen profesyonel futbolcu karmasıyla fiziken işgal altında olan ülkeyi her anlamda kuşatma altına alma denemesiydi. Büyük bir çekişmeye sahne olan ve muazzam bir zaferle taçlanan müsabaka neticesinde meşhur kupayı kazanan taraf Fenerbahçe ve emperyalizme karşı temsil ettiği milli mücadele ruhu olmuştu. Günümüzde futbolun küreselleşme ve global ekonomiye hükmeden bir sektör haline gelme sürecinde kazandığı ve kaybettiği alt anlamlara odaklanan sanatçı; gücünü naifliğinden alan bir direniş hikayesi ile emperyalizmin evrimini gözler önüne seriyor.

Fatih Temiz’in pratiğinin yapıtaşı niteliğindeki büyük boyutlu desenlerine eşlik eden video ve veri temelli duvar işi; serginin tarihi arka planıyla uyumlu bir nostaljik duruş ve arşivsel yaklaşım dengesi sunuyor. Kişilerin kendisine çıkar sağlama fırsatı bulduğu spekülatif durumların teşvik edilmesine karşılık kullanılan “karambol” yakıştırmasıyla ise Temiz; günümüzde eğlenceden ziyade neredeyse tamamen piyonlarla yürütülen güç ve iktidar mücadelesi sahasına dönüşmüş olan futbol endüstrisine eleştirel bir bakış getiriyor.

 

Kategoriler
Geçmiş Genel Sergiler

AHMET ÖĞÜT | THE MISSING T

05.09.2019 – 05.10.2019

Merdiven Art Space, eşzamanlı olarak kapılarını açacak olan iki farklı sergiyle yeni sezona merhaba diyor. Galeri mekânında Ahmet Öğüt’ün solo projesini ağırlayacak olan Merdiven, hemen yanı başındaki #mebusan25 isimli bağımsız binada ise “Winter is Coming” başlığı altında iddialı bir grup seçkisini izleyicilerle buluşturuyor. 16. İstanbul Bienali paralel etkinlikleri arasında yer alan sergiler, yerel çağdaş üretimin önde gelen sanatçılarını bir araya getirerek Fındıklı-Karaköy rotasına dinamizm katıyor.

“THE MISSING T” by Ahmet Öğüt

Uluslararası arenadaki varlığını her geçen gün sağlamlaştıran kavramsal sanatçı Ahmet Öğüt’ün yapıtla aynı adı taşıyan “The Missing T” başlıklı sergisi, 5 Eylül – 5 Ekim tarihleri arasında Merdiven Art Space’te izleyiciye sunuluyor. Öğüt; videodan fotoğrafa, çizimden basılı medyaya uzanan çok yönlü pratiğinden bir parçayı Merdiven Art Space için özel olarak kurguladı. Mekâna özgü bir enstalasyon niteliğindeki sergi, dünyaca ünlü bir tatil destinasyonunun zihinlerdeki parıltısını kazıyınca ortaya çıkan sosyo-politik olguları odağına taşıyor. Turkuaz denizi ve bembeyaz kumsalıyla hafızalarda yer eden Karayipler’in Tulum şehrine Maya’ların Obsidyen taşından ilham alarak farklı bir mercekten bakan sanatçı; yerel halkın huzurdan uzak gündemine ışık tutuyor.

Dünyanın farklı kıtalarında benzer kaderi paylaşan, imajı cilalanmış kentleri çok uzağımızda aramamaya bir davet sunan iş; izleyiciyi, süslü maskenin altındaki gerçekleri düşündürmeye itiyor. Kişisel güvenlik ve temel haklarını talep etmek adına protesto düzenleyen polis memurlarının Meksika’daki yasadışı şebekelerle işbirliği yapan yönetimle ters düşmesi sonucu yaşadıkları zorlukları yansıtan video, gerçek kişiler ile yapılan röportajlar sayesinde tereddüte yer vermeyecek bir mağduriyetin ve aynı zamanda otoritenin kimde olduğuna dair kafa karışıklığının tasvirini yapıyor. Turistlerin gözünden deniz, kum, güneş etrafında ideal bir tatil opsiyonu olarak tanıtılan kentte; yerel vatandaşın maruz kaldığı ihmal ve suistimal; Ahmet Öğüt’ün kendine özgü sembolik ve hicivli üslubuyla galeri alanını “sözde” bir kumsala dönüştürdüğü yerleştirmesinde, sıra dışı yollarla mekâna taşınıyor.

Merdiven Art Space: Meclis-i Mebusan Cad. No: 31 Murat Han Kat: 1 Fındıklı, Beyoğlu

“WINTER IS COMING” – A Pop-up Project by Merdiven Art Space

Halil Altındere | Şener Yılmaz Aslan | Osman Bozkurt  | Fulya Çetin | Mehmet Dere | Erdal Duman | Leyla Emadi | Fırat Engin | Didem Erbaş | Berat Işık | Ferhat Özgür | Kerim Zapsu

#mebusan25: Meclis-i Mebusan Cad. No: 25 Fındıklı, Beyoğlu

Kategoriler
Geçmiş Genel Sergiler

SUSAN HEFUNA | SCREENS

29.05.2019 – 20.07.2019

Merdiven Art Space, 29 Mayıs – 20 Temmuz tarihleri arasında, Mısır asıllı Alman sanatçı Susan Hefuna’nın “Screens” başlıklı sergisine ev sahipliği yapıyor. İki farklı kıtaya dair belleğinde taşıdığı imgeleri desen, heykel, enstalasyon, video, fotoğraf ve performansa uzanan verimli pratiğiyle yorumlayan sanatçı, kendi deyimiyle “pasaport taşımayan” çalışmalarından özel bir seçkiyi izleyiciye sunuyor.

Susan Hefuna, yaşamı süresince Batı ile Doğu arasında bir türlü tamamlanamayan köprünün her iki tarafını da deneyimlemiş bir sanatçı olarak dönem, mekân, kültürel kodlar ve dil arasındaki bağları ve kopuşları üretimlerine konu ediniyor. Yabancı tanımını, bil(in)mediği bir toprağın dışında bırakılmışlık baskısı üzerine inşa eden sanatçı; sınırların çözülmek yerine belirginleştiği, mekânların ise mecazi anlamda genişlemek yerine daraldığı bir düzenin tasvirini yapıyor. Bu yeni düzende ulaşılabilir görülen fikirsel, coğrafi ya da ekonomik her imkânın, aslında paravanlarla engellenmiş olduğu gerçeğini gözler önüne seriyor. Sanatçının üretim pratiğinde oldukça baskın bir yeri olan Mashrabiya serisi ile her biri geleneksel ahşap oymacılığının büyüleyici örnekleri sayılan Maskeler’i bir araya getiren sergi; kavramsal açıdan çalışmaların perdeleme işlevine odaklanıyor.

Hefuna’nın, çocukluğunun geçtiği Mısır’daki Cairo şehrinin manzarasını gözlemlerken hafızasına kazınan dış cephe unsuruna atıfta bulunduğu Mashrabiyalar; gizlenme, korunma ve mahremiyet arayışlarına kucak açan müşrefiye mimarisi ile minimalist çağdaş ifadeciliğin dengeli diyaloğundan besleniyor. Işığı filtreleyen bu paravanların meditatif niteliğini, soyut deyişler ve kelimelerle derinleştiren sanatçı; kamusal ile özel alan, dışarıya ve içeriye ait olan arasındaki sınırları sorguluyor. Avrupalı kökeninden ilhamla ürettiği Maskeler ise Almanya’nın güneyinde, kış sonu düzenlenen karnavalın geleneği olarak her köyde yaratılan farklı karakterleri canlandırıyor. Yılda bir kez maskenin arkasındaki kişinin doğruyu söylemek zorunda olduğu karnaval, her ailenin nesilden nesilde aktardığı kültürel kimliğinin dışavurumunu yansıtıyor.

Milliyet ve cinsiyetten arındırılmış eserleriyle Susan Hefuna, giderek doruğa ulaşan küreselleşme eğilimiyle tezat bir biçimde halen daha kalıpyargılarla çerçevelendirilen Doğu-Batı semboliğini, kendine özgü incelikli diliyle yıkıma uğratıyor.

 

 

 

 

Kategoriler
Geçmiş Genel Sergiler

BEBEĞİ KUNDAKLAMAK | GÜLSÜN KARAMUSTAFA

28.02.2019 – 04.05.2019

 

Merdiven Art Space, 28 Şubat – 13 Nisan tarihleri arasında, Türkiye güncel sanat sahnesinin öncü isimlerinden Gülsün Karamustafa’nın “Bebeği Kundaklamak” başlıklı sergisine ev sahipliği yapıyor. Videodan heykele, resimden enstalasyona uzanan geniş üretim pratiğiyle 40 yılı aşkın bir süredir yakın tarihin çarpıcı meselelerini masaya yatıran sanatçı, sergiyle aynı ismi taşıyan yerleştirmesini bu kez Merdiven Art Space’e özel olarak kurguluyor.

Çalışmalarında, kültürel kalıplar, toplumsal kodlar, kimlik mücadelesi, sınıf çatışması, göç, cinsiyet, siyasal istikrarsızlık gibi sosyopolik temaları irdeleyen Karamustafa; eleştirel dozu hassasiyetle ayarlanmış görsel ifadelere imza atıyor. Biçimsel üslubunu şekillendiren pop kültür, folklor ve otobiyografi temelli öğeler aracılığıyla 1970’lerden bu yana özgün ifade dilini yaratmış olan sanatçı, birey ve toplum nezdinde yara açmış duyarlılık alanlarına dokunuyor. İlhamını, Gülsün Karamustafa’nın 1969 yılında, öğrencilik döneminde yaptığı Floransa seyahatinden alan “Bebeği Kundaklamak”; Filippo Brunelleschi tarafından tasarlanmış, eski bir yetimhane binası olan “Ospedale degli Innocenti” ziyaretiyle hayat buldu. Yapının dramatik hikâyesine eşlik eden Andrea Della Robbia imzalı duvar kabartmalarındaki kundaklanmış bebek tasvirleri, 15. yüzyıldan bu yana güncelliğini koruyan trajedilere atıfta bulunuyor. Çağlar boyu bitmek bilmeyen savaş dönemleri, büyük felaketler, göçler ve diasporalar nedeniyle yaşadıkları zamanın en büyük mağdurları olan çocukları merkezine alan “Bebeği Kundaklamak”, yardıma muhtaç olma hâlini yeniden yorumluyor.

Siyasal, ekonomik, toplumsal tüm krizlerin ardından hayatta kalma şansına sahip olmuş “masumların” kaderine ışık tutan Gülsün Karamustafa, siyah beyaz video görüntülerinde geçen sıradan bir yetimhane gününü tüm naifliğiyle mekâna taşıyor. Kayıpların bireysel ve dolaylı olarak da toplumsal düzlemde yol açtığı boşluğa dair çarpıcı bir analiz ortaya koyan  “Bebeği Kundaklamak”, izleyiciyi saflığın temeline doğru bir yolculuğa davet ediyor.

          

Kategoriler
Geçmiş Genel Sergiler

BAŞLANGIÇTA GÖZ KAMAŞTIRAN GECE | BERAT IŞIK & SARKIS

21.12.2018 – 26.01.2019

 

Merdiven Art Space, 21 Aralık – 26 Ocak tarihleri arasında, farklı kuşaktan iki değerli güncel sanatçının işbirliğine evsahipliği yapıyor. Berat Işık’ın daveti üzerine Sarkis’in katılımıyla gerçekleşen “Başlangıçta Göz Kamaştıran Gece” başlıklı sergi, yılın en uzun gecesinde izleyiciye kapılarını açıyor.

Sosyopolitik ağırlıklı çalışmalarıyla bilinen Berat Işık; bu sergide Jose Saramago’nun “Körlük” isimli kitabından aldığı referansla yola çıkıyor. Üretim pratiğinde; videodan fotoğrafa, enstalasyondan heykele çeşitli medyumlara yer veren sanatçı; “Göz Kamaştıran” başlıklı duvar yerleştirmesinde, mekânı domine eden ışık kaynağına sembolik bir anlam yüklüyor. Kitsch bir estetiğin ürünü olan altın renkli çerçevenin içine, 54 adet çakar lambadan oluşan bir pano yerleştiren sanatçı; eserin tam ortasında göz alıcı bir parlaklıkta yanıp sönen flaşlarla, çerçevenin belirlediği resimsel sınırı ihlal ediyor. Makam araçları ve askeri bölgelerdeki uyarı lambalarıyla zihnimize kazınmış olan çakarlar, işin merkezine oturarak maruz kalınan körlüğe işaret ediyor. Göz kamaştıran bu beyaz ışık; metaforik açıdan iktidar, güç ve sistem araçlarına karşı geliştirilen toplumsal körlüğün bir simülasyonunu sunuyor. İş henüz üretim aşamasındayken Berat Işık’ın kavramsal çerçeveyi daha da güçlendirecek bir heyecanla davet ettiği Sarkis ise 1997 tarihli “Au Commencement la Nuit” (Baslangıçta Gece) videosuyla sergiye dahil oluyor.

Işık’ın -görünen ya da görünmeyen- herhangi bir şekilde Sarkis’i kurguya ortak etme fikri, her katmanda birbirini sarmalayan ve derinleştikçe mekânı zapteden bütünsel bir yapıyı inşa ediyor. Karanlık ve aydınlık kavramları arasındaki zıtlıktan beslenerek kimi zaman yük kimi zaman kalkan olmak üzere odayı dolduran görüntü ve sesler; izleyiciyi, yüzleşilmeyi bekleyen geçmişle başbaşa bırakıyor. Malevich’in “Beyaz Üzerine Beyaz” resmiyle modernizmin sınırlarını zorladığı dönemden bugüne uzanan eşdeğer bir okuma imkânı sunması da serginin sanat tarihsel referansını pekiştiriyor. Böylece mekân, gerek görsel dil gerek düşünsel altyapı bakımından kusursuz bir diyaloğa geçen iki eserin göz kamaştırıcı gösterisine sahne oluyor.

  

Kategoriler
Geçmiş Genel Sergiler

‘MIDDLE EAST DREAMIN’ | ORTADOĞU

 

12.01.2018 – 24.02.2018

Merdiven Art Space is proud to announce the artist duo, ORTADOĞU’s very first solo exhibition in İstanbul, as a part of its embracing programme. The show titled “Middle East Dreamin’” which has been designed as a site-specific installation, meets the viewers between the dates of January 12-February 24, 2018. Through their works being shaped from autobiographic narratives, the duo producing in a wide range of disciplines such as painting, sculpture, video, installation, comics, textile; merge their approach that highly inspired from irony and symbolism with a surrealistic fiction.

In accordance with their multi-disciplinary formation, improving their artistic practice on a flexible ground, ORTADOĞU continues to work in İzmir.  After their previous show named “Arabesque Fantasia” which was held at K2 Contemporary Art Center last year, the duo takes their freshest works’ inspiration from a ‘neverland’ which has crashed into the harsh side of the chaos and gone back to square one. In this exhibition, ORTADOĞU as the youth of a society which try to be adapted to Post-Modernism as far as the geographical and socio-cultural circumstances allow; verbalizes the mental and emotional dilemmas being derived from ‘The Age of Knowledge’ that we are in. “Middle East Dreamin’” describes the surreal living room of a messiah/mahdi coming from the New World, as a simulated garden of eden. Crossing the borders of Kitsch through the familiar objects and expressions about the Middle East geography, ORTADOĞU reveals the most exaggerated form of the cultural imperialism by picturing the portrait of this fictional leader.

“Middle East Dreamin’” invites the viewer to explore the sides of his own visual and audial tastes tending to deform by a trip towards the inner world of this persona who mirrors the degenerated world/social order. Presenting the awry synthesis that has arised in the process of enforced orientation of old and new/East and West via future simulation, ORTADOĞU calls out to the artlovers with their own poetic manner:

“Help yourself into our burned and razed kingdom made from the “ash” in the midst of the frozen century’s disgraceful sins! You may check in here and there.

While the pointed teeth of your disbelief and the envious eyes of your lovelessness have been shredding the entire senses and the plain but vital things; you have pleased yourself. When the agony of the luscious freedom surrounded your flesh from top to toe, it has started to vellicate thru the hemlock poisoning. So whenever you have not endured the pain of your burning skin then only then you have cursed, you have torn your hair out; yet no avail.

The time has come, guys; time for awaking…

Here rises the Age of the Moral Renaissance!”

 

Kategoriler
Geçmiş Genel Sergiler

ŞEFKATSİZ | NERİMAN POLAT

09.11.2018 – 08.12.2018

 

Merdiven Art Space, 9 Kasım – 8 Aralık tarihleri arasında, Neriman Polat’ın “Şefkatsiz” başlıklı kişisel sergisine ev sahipliği yapıyor. Çalışmalarında sosyolojik katmanları, şehir, kadın, kentsel dönüşüm gibi temaları işleyen sanatçı, bu kez şehrin içinde çocuklara yönelik ayrımcılığı ve şiddeti sorguluyor. İç ve dış yaşam alanı imgelerinin aynı ortamda birleştirilmesiyle mekâna özgü bir enstalasyon olarak kurgulanan “Şefkatsiz”; Neriman Polat’ın hazır nesnelere müdahale konusunda çağrışımlardan beslenen yetkinliğini de gözler önüne seriyor.

Toplumsal şiddetin giderek daha görünür hale geldiği bu dönemde, aile kavramının korunaklı yapısını sorgulamaya açarak çocuk kırılganlığı üzerinden toplumsal ve kentsel bir bozulmaya işaret eden Polat; şefkat kavramını barındırmaktan uzak evlerin tasvirini yapıyor. Mekâna örülmüş tuğla duvar, silüeti gün geçtikçe bozulan bir şehrin unutulmuş sokaklarındaki cepheleri anımsatırken; duvarla bütünleşen, yıkılmış bir ev fotoğrafı bu cepheye eşlik ediyor. Üzerlerindeki desenlerin, sanatçının müdahalesi ile ağırlığı söyleminde saklı dramatik imgelere dönüştürüldüğü çocuk battaniyeleri ve tanıdık bir çocuk odası rengine bürünmüş iç mekân, bize şefkatsiz bir dünyanın bıraktığı izleri gösteriyor. Neriman Polat, yeniden yorumladığı desenlerin içindeki toplumsal cinsiyet kodlarını ve susturulmuşluğu merkeze alarak giderek karartılan bir geleceğe parmak basıyor.

Fiziksel ya da manevi olarak sürekli yıkıma uğrayan evlerin dayanıksız duvarları ardında, şiddetin her gün daha da arttığı gerçeğini ajitasyonun tuzağına düşmeden görselleştiren sanatçı, bu evlerdeki hayalleri de içselleştiriyor. Görmezden gelinmesi imkânsız bir çöküşün tohumlarını atan şiddet sarmalının öznesi niteliğindeki şefkatsiz battaniyeler ne içimizi ne dışımızı ısıtıyor.

Kategoriler
Geçmiş Genel Sergiler

DİRİLİŞ: Üç Kuşaktan Bir Kuşatma Denemesi


FERHAT ÖZGÜR – KIVANÇ GÖKMEN – MUSTAFA KULA

21.09.2018 – 27.10.2018

Merdiven Art Space sezonu, hoca-öğrenci dayanışmasını üç farklı kuşaktan irdelemeyi hedefleyen mekâna özgü bir proje ile açıyor. Ferhat Özgür’ün, çeşitli dönemlerde öğrencileri olmuş Kıvanç Gökmen ve Mustafa Kula ile ortak çalışmasından doğan sergi, çıkış noktasını Özgür’ün “Diriliş” isimli videosundan alıyor.  Merdiven Art Space için özel olarak kurgulanan sergide, üç ayrı kuşağı ve disiplini temsil eden sanatçıların kolektif üretimlerindeki çakışma ve kesişme noktaları ele alınıyor. 21 Eylül – 27 Ekim tarihleri arasında izlenebilecek “DİRİLİŞ: Üç Kuşaktan Bir Kuşatma Denemesi”, sanatçıların mekânı üç ayrı yaklaşımla kuşatmasına sahne oluyor: İronik, Trajik, Dramatik.

Ferhat Özgür, İstanbul’da ilk kez gösterilecek olan “Diriliş” (2012) isimli çift kanallı videosunda, ölüm ve yok oluş kavramlarını gotik bir ritüel ile görselleştirirken; Kıvanç Gökmen, hoca ve öğrenci ilişkisini sanat tarihsel bir göndermeyle ironik bir şekilde somutlaştırıyor. Fonda, Bach’ın “Magnificat” yapıtını dinleyerek izlediğimiz videoya eşlik eden fotoğraf; Warhol ve Basquiat gibi ikonik iki ismin sanatçı kimliklerinden sıyrılıp sembolik bir mücadeleye giriştiği anlardan ilhamını alıyor. Mustafa Kula ise yenilikçi desen anlayışını duvarlara aktardığı mekâna özgü çalışmasıyla; video ve fotoğrafta vurgulanan geçicilik, sonsuzluk, direnç, ezeli-ebedi gibi kavramların birbirine evrildiği diriliş temasını, dinamik bir duvar resmi ile görsel anlamda zenginleştiriyor. Sergideki işlerin hem öznesi hem de yaratıcısı pozisyonunda bulunan sanatçılar, birbirinden ayrı medyumlarda, salt üretimin menfaatine dair ortak bir söylem geliştirmenin önemini gözler önüne seriyor. Öğretici ile öğrenci arasındaki mücadelenin dönüşümü sonucu ortaya çıkan işbirliği, zıt kavram ve imgelerin diyaloğuyla taçlanıyor.

Videolarında kavramsallığın en derin formunu yansıtan Ferhat Özgür; bir tarafta desen odaklı sanat pratiğiyle resmin gücünü anımsatan Mustafa Kula, diğer tarafta referanslar üzerine kurulu çalışmasıyla deneyselliğin heyecanını yansıtan Kıvanç Gökmen ile birlikte, kuşaklar ve disiplinlerarası bir projeye imza atıyor.

 

Kategoriler
Geçmiş Genel Sergiler

TEKRAR | NESLİHAN BAŞER

 

26.04.2018 – 02.06.2018

Merdiven Art Space, 26 Nisan – 2 Haziran tarihleri arasında, dokuma ve dikiş pratiğini üretimlerinin temeline yerleştiren Neslihan Başer’in kişisel sergisine ev sahipliği yapıyor. Sanatçının, Londra Camberwell College of Arts’da başladığı yüksek lisans programı için geliştirdiği projeye ışık tutan “Tekrar” başlıklı sergi; anılar, deneyimler ve bunların psikoloji üzerindeki etkileri çerçevesinde şekilleniyor. Sergide projenin çıkış noktası olan büyük boyutlu duvar enstalasyonuna, Başer’in kendine has tekniğini yansıtan parçalar eşlik ediyor.

Hafızada kalan ilk karşılaşmalara ve bireysel geçmişe odaklanan projenin kavramsal alt yapısını; psikiyatr, yazar Eugenio Borgna’nın, “içselliğe çıkan bu gizemli yol, zor ve tehlikeli olsa da, her hâlükârda, katedilmeye değerdir” sözü oluşturuyor.  Neslihan Başer’in; anneannesi aracılığıyla, kumaş ve iplik gibi malzemelerle ilk kez tanıştığı, farklı hikâyeler dinlediği ve bu hikâyelerle iç dünyasını zenginleştirdiği; hem sanatçı atölyesi hem de “kutsal mekân” niteliği taşıyan kilim odasından ilhamını aldığı işleri, aynı zamanda bir kendini keşif sürecine ayna tutuyor. Toros Dağları’nın eteğindeki bir yayla evinin odasına ve içinde konumlandığı doğaya ait anıların kimliği üzerindeki etkisini zamanla fark eden Başer; anı ve bellek kavramlarını somutlaştırmaya dair öznel yorumlarını bu sergide bir araya getiriyor. Sanatçı; kullandığı iplik ve kumaş gibi malzemelerin, yüzyıllardır kadınların kendilerini ifade etmeleri ve iç dünyalarını yansıtmaları için bir araç olması vurgusuyla kendi öyküsünü görselleştiriyor. Materyalin hassasiyetinin yanında, ruhsal ve fiziksel bakımdan iyileştirici etkisini de ön plana çıkartan Başer; izleyici ve işler arasında kurulacak bağın derinliğini bu niteliğe dayandırıyor.

“Tekrar”, sanatçının; kilimlerin ve kilim motiflerinin Çatalhöyük ile olan ilişkisini keşfetme sürecinde, dokuma ve dikiş kültürüyle olan yakın ilişkisine dair samimi bir deneyim sunuyor. Sergi, kaynağını, kişisel karşılaşmalar ve üzerinde yoğunlaşılan anılardan alsa da motiflerin zamansızlığı ve belleğe dair meselelerin kapsayıcılığı sayesinde izleyicinin iç dünyasına dokunmayı başarıyor. Neslihan Başer, bugüne taşınan bir kilim odasından doğanları, geleceğe dair bir süreklilik sözü eşliğinde görünür kılıyor.