26.04.2018 – 02.06.2018
Merdiven Art Space, 26 Nisan – 2 Haziran tarihleri arasında, dokuma ve dikiş pratiğini üretimlerinin temeline yerleştiren Neslihan Başer’in kişisel sergisine ev sahipliği yapıyor. Sanatçının, Londra Camberwell College of Arts’da başladığı yüksek lisans programı için geliştirdiği projeye ışık tutan “Tekrar” başlıklı sergi; anılar, deneyimler ve bunların psikoloji üzerindeki etkileri çerçevesinde şekilleniyor. Sergide projenin çıkış noktası olan büyük boyutlu duvar enstalasyonuna, Başer’in kendine has tekniğini yansıtan parçalar eşlik ediyor.
Hafızada kalan ilk karşılaşmalara ve bireysel geçmişe odaklanan projenin kavramsal alt yapısını; psikiyatr, yazar Eugenio Borgna’nın, “içselliğe çıkan bu gizemli yol, zor ve tehlikeli olsa da, her hâlükârda, katedilmeye değerdir” sözü oluşturuyor. Neslihan Başer’in; anneannesi aracılığıyla, kumaş ve iplik gibi malzemelerle ilk kez tanıştığı, farklı hikâyeler dinlediği ve bu hikâyelerle iç dünyasını zenginleştirdiği; hem sanatçı atölyesi hem de “kutsal mekân” niteliği taşıyan kilim odasından ilhamını aldığı işleri, aynı zamanda bir kendini keşif sürecine ayna tutuyor. Toros Dağları’nın eteğindeki bir yayla evinin odasına ve içinde konumlandığı doğaya ait anıların kimliği üzerindeki etkisini zamanla fark eden Başer; anı ve bellek kavramlarını somutlaştırmaya dair öznel yorumlarını bu sergide bir araya getiriyor. Sanatçı; kullandığı iplik ve kumaş gibi malzemelerin, yüzyıllardır kadınların kendilerini ifade etmeleri ve iç dünyalarını yansıtmaları için bir araç olması vurgusuyla kendi öyküsünü görselleştiriyor. Materyalin hassasiyetinin yanında, ruhsal ve fiziksel bakımdan iyileştirici etkisini de ön plana çıkartan Başer; izleyici ve işler arasında kurulacak bağın derinliğini bu niteliğe dayandırıyor.
“Tekrar”, sanatçının; kilimlerin ve kilim motiflerinin Çatalhöyük ile olan ilişkisini keşfetme sürecinde, dokuma ve dikiş kültürüyle olan yakın ilişkisine dair samimi bir deneyim sunuyor. Sergi, kaynağını, kişisel karşılaşmalar ve üzerinde yoğunlaşılan anılardan alsa da motiflerin zamansızlığı ve belleğe dair meselelerin kapsayıcılığı sayesinde izleyicinin iç dünyasına dokunmayı başarıyor. Neslihan Başer, bugüne taşınan bir kilim odasından doğanları, geleceğe dair bir süreklilik sözü eşliğinde görünür kılıyor.